İstanbul’da sonbahar, şehre adeta büyülü bir renk cümbüşü getiriyor. Ağaçlar sarının, turuncunun ve kırmızının en güzel tonlarına bürünüyor, şehirdeki parklar ve yeşil alanlar hâlâ nefes aldıran bir huzur sunuyor. Hâlâ yeşil kalan köşeler ise bu renklerin içinde ayrı bir dinginlik yaratıyor.
Özellikle yürüyüş yolları ve ağaçlarla çevrili sokaklar, şehri biraz olsun yoğunluktan uzaklaştırıyor. Hele bir de bu mevsimde doğanın renkleri iyice yoğunlaşınca insanın içi açılıyor, kendinizi yürürken bir tablo içinde gibi hissediyorsunuz.

İşte tam da bu nedenle, hafta sonu soluğu Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’nde aldım. Anadolu Yakası’nda bulunan bu bahçe, şehir hayatının karmaşasından uzaklaşıp doğayla baş başa kalmak için mükemmel bir adres. Ailecek sık sık gitmeye çalışıyoruz, 2,5 yaşındaki kızım burayı çok seviyor; göletteki ördekleri, kaplumbağaları ve Japon balıklarını izlemekten büyük keyif alıyor.

HATIRA PARKI OLARAK YOLA ÇIKILAN PROJE ZAMANLA BOTANİK BAHÇESİNE DÖNÜŞTÜ
Botanik bahçe aslında 1995 yılında Ali Nihat Gökyiğit tarafından eşi Nezahat Gökyiğit adına bir hatıra parkı oluşturmak amacıyla kuruldu. Başlangıçta amacına uygun olarak bitkilendirme ve ağaçlandırma çalışmaları yapıldı. O dönemde yol inşaatları nedeniyle yapısı oldukça bozulan toprak önce ıslah edildi, ardından 46 hektarlık alana yaklaşık 50 bin ağaç ve çalı dikildi.
Zamanla bahçenin amacı değişti ve 2002 yılında halkın ziyaretine açılarak bir botanik bahçesi olarak hizmet vermeye başladı. İyi ki de böyle oldu… 2003 yılında da resmi adı “Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi” olarak değiştirildi. Bugün burası, sadece İstanbulluların doğayla buluştuğu bir kaçış noktası değil; aynı zamanda bir araştırma, eğitim ve öğretim merkezi olarak da hizmet veriyor.

SEKİZ ADADAN OLUŞAN BİR YAPI ÜZERİNDE BULUNUYOR
Bahçe, Atatürk ve Fatih Sultan Mehmet köprülerinden gelen otoyolların birleştiği kavşakta, Anadolu Otoyolu bağlantı yolları arasında kurulu… Bu özel konum, bahçeye ayrı bir karakter katıyor; adaların her biri ayrı bir tema ve keşif alanı sunuyor.
Sekiz ada üzerine kurulu olan Nezahat Gökyiğit Botanik Bahçesi’nin her bir adası farklı isimlere sahip. Bu isimlerin yazıldığı yönlendirme tabelalarının yardımıyla kaybolmuyorsunuz. Adaların isimleri de Merkez Adası, Ertuğrul Adası, Mesire Adası, İstanbul Adası, Arboretum Adası, Meşe Adası, Anadolu Adası ve Trakya Adası…

EN ÖZELİ MERKEZ ADA
Benim en çok sevdiğim ise merkez ada. Buradaki küçük gölet ve çevresindeki yürüyüş yolları hem çocuklu aileler hem de doğa tutkunu ziyaretçiler için huzur dolu bir deneyim sunuyor.
Burası, sakura çiçeklerinin açtığı bahar aylarında çok popüler olsa da sonbaharın getirdiği sıcak renkler bahçeye ayrı bir güzellik katıyor. Sarı, turuncu ve kırmızı yapraklar arasında yürümek, göletin kenarında oturup doğayı izlemek insanın içini gerçekten açıyor. Ayrıca bahçede piknik yapabileceğiniz alanlar, minik köprüler ve patikalar var; her köşe küçük sürprizlerle dolu. Biz her gelişimizde biraz daha büyüleniyor, her seferinde yeni detaylar keşfediyoruz.

Botanik bahçe pazartesi günleri hariç, resmî tatiller dahil bütün yıl boyunca açık. Ancak yönetimin gerekli gördüğü durumlarda bahçe ziyarete kapatılabiliyor. Bahçeye giriş ücretsiz. Büyük bir otopark da bulunuyor. Bahçe içerisinde yiyecek, içecek, fidan ve tohum satışı yapılmıyor.

